TARİH
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TARİH

Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur. Mustafa Kemal ******
 
AnasayfaKapı*Latest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
En son konular
» Karındeşen Jack'in Polise Yazdığı Mektup
Thule Tarikatı Icon_minitimeÇarş. Şub. 11, 2009 5:32 pm tarafından Malazgirt

» Albert Fish'in Çocuğunu Katlettiği Aileye Yazdığı Mektup
Thule Tarikatı Icon_minitimeÇarş. Şub. 11, 2009 5:30 pm tarafından Malazgirt

» Türklerde Denizcilik
Thule Tarikatı Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:22 pm tarafından Malazgirt

» Türklerde Okçuluk
Thule Tarikatı Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:21 pm tarafından Malazgirt

» Timur İmparatorluğunda Askeri teşkilat
Thule Tarikatı Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:20 pm tarafından Malazgirt

» Yusuf Has Hâcib
Thule Tarikatı Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:15 pm tarafından Bortecine

» İyonyalılar (MÖ.1200-MÖ.7.YY)
Thule Tarikatı Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:11 pm tarafından Bortecine

» Hititler (MÖ.2000-MÖ.700)
Thule Tarikatı Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:10 pm tarafından Bortecine

» Frigyalılar(M.Ö.750-M.Ö.609)
Thule Tarikatı Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:08 pm tarafından Bortecine

» Lidyalılar (MÖ.7. YY-MÖ.546)
Thule Tarikatı Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:07 pm tarafından Bortecine


 

 Thule Tarikatı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Malazgirt
Admin
Malazgirt


Mesaj Sayısı : 263
Kayıt tarihi : 20/11/08
Yaş : 31
Nerden : Tokat

Thule Tarikatı Empty
MesajKonu: Thule Tarikatı   Thule Tarikatı Icon_minitimePaz Ocak 04, 2009 5:55 pm

Thule Tarikatı

II.dünya savaşı sonlarında doğru yıkılan Nazi Karargahı'na girildiğinde ,hiç akıllara gelmeyen bir şeyle karşılaşılmıştı.yıkıntılar arasında 12 tibetli rahibin cesedi bulunuyordu.bu duruma o yıllarda hiç bir anlam verilememişdi. Savaş bitipde herşey normale dönmeye başladıkdan sonra bu durum birçok kimsenin dikkatini çekmeye başlamışdı : Nazi karagahında 12 tibetli rahibin işi neydi?. Bu soru uzun bir süre zihinleri meşgül etti.ortaya çıkan sonuçlar bir hayli düşündürücüydü: Naziler şambala ile irtibattaydı!...

Herşey thule efsanesiyle başlıyordu...thule efsanesinin kökeni ise kayıp bir uygarlığa dayanmaktaydı. bu da nazizmin temelini oluşturuyordu.bu efsane altında birleşen bir grup,thule adında gizli bir tarikat kurdular.nazi partisinin 7 kurucusundan biri olan Dietrich Eckardt,thule tarikatının temel ifadesini şöyle açıklıyordu;

"thule'nin tüm sırları,eski kayıp bir uygarlığa dayanır.insanoğlu ile 'dış zekalar' arasında bulunan bazı aracı varlıklar,bu sırlara erelere büyük bir güç kaynağı oluşturmaktadırlar.bu güç kaynağı almanyayı dünyaya egemen kılacakdır.yine bu güç kaynağı ,geleceğin üstün insanının ortaya çıkmasını ve insan türünün değişimini sağlayacakdır."

Gizli thule tarikatı'nın üyeleri arasında Rudolf Hess,Karl Haushoffer,Alfred Rosenberg ve Adolf Hitler gibi önde gelen isimler bulunmaktaydı.nazi partisinin kurucu üyelerinden ve thule tarikatının önde gelen isimlerinden Karl Haushofer'ın,bir takım normal ötesi yeteneklere sahip olduğu bilinmekteydi.örneğin ileri derecede geleceği bilme yeteneği vardı.olacakları daha önceden haber verebiliyordu.düşmanın saldıracağı saati,top mermilerinin düşeceği noktaları çevresindekilere söyleyebiliyordu.

buna benzer şekilde hitlerinde garip yeteneklere sahip olduğu tespit edildi.daha sonraları Hitler'in majik çalışmalar gerçekleştirdiğide ortaya çıkdı.bunlardan en belirgin olanı radyodan yapdığı konuşmalarda ,ses majisi denen majik bir yöntemi kullanmasıydı.bu yöntem büyük kitlelerin etki altına alınmasında büyük bir fonksiyon görmüşdür.araştırmalar ilerledikçe ortaya bir başka gerçek daha çıkdı.nazi partisi kurucu üyelerinden Karl Haushoffer'ın hindistan ,japonya ve tibet 'e giderek oralarda uzun bir süre gizli çalışmalarda bulunduğu tespit edildi.esrarengiz bir eğitimden geçdiğide ,kayıtlar arasındaki bilgilerde dikkati çekiyordu.tibetde bir takım insanlarla gizli toplantılar yapdığı raporlarda belirtildi.bu kişilerin kim olduğu hiç bir zaman öğrenilemedi.

işin bir başka ilginç noktası ise nazi'lerin kullanmış olduğu sembolleriydi.bu şekil öyle rastgele seçilmiş bir sembol değildi.gamalı haç insanlığın kullanmış olduğu en eski sembollerden biridir.dünyanın pek çok köşesinde bu sembole rastlanmışdır.eski uygarlıkların kullandığı en önemli sembollerden biri olan bu sembolü dahda ilginç yapan özellik ,bunun bir Mu sembolü olmasıydı.

tüm bilimsel yasalara karşı amansız bir savaş açan hitler, acaba bu gücünü nereden
almaktaydı?. bu büyülü ve gizemli gücün adı, thule örgütü idi (k163, k166, s78, g6).

bu örgütün kurucularından, şair ve gazeteci, dietrich eckart, 1920’lerde, mimar alfred rosenberg ve karl haushofer ile birlikte, hitler’e, mistik doğu’nun gizemlerini öğretmiş ve hitler’in, o yıllarda bu örgüte katılmasını sağlamıştır. 1923 yılında kurulan milliyetçi sosyalist parti’nin yedi kurucu üyesinden biri olan eckart, aynı yıl içinde öldüğünde, elindeki tüm bilgi birikimini karl haushofer’e bırakır. vasiyetinde ise, şöyle demektedir: “hitler’i izleyiniz. dans edecektir; ancak müziği ben yazdım. onlarla temasa geçmesi için gerekli araçları kendisine verdik. bana da sakın acımayın. tarihi herhangi bir alman’dan daha fazla etkilemiş olacağım.”

thule oqaanaaqörgüt, adını “thule kornen”den almıştı. “thule”, izlanda efsanelerindeki batık bir kıtanın adıdır. ayrıca, grönland’ın batısında, halen bir thule kenti bulunmaktadır. “kornen” ise, hem yarımada, hem de “boynuz” anlamına gelmektedir. “thule kornen”, thule yarımadası anlamına gelmekle beraber, thule kentinin gerçek adı qaanaak'tır. iki ismi beraber okuduğumuzda “zülkarneyn” (k165) kelimesi açıkça görülmektedir (aiberg, yaptığımız konuşmada bu konuya değinmişti). thule örgütü’nün sembolü, çift boynuzlu viking miğferidir. kökleri, kayıp kıta “mu” uygarlığına dayanan bu öğretinin temel taşları, insan psikolojisinin bilinmeyen yanları ve zaman boyutları idi. amaçları, “zamanda insan ve taşıt naklini” gerçekleştirerek, dünya‘nın kaderini değiştirip üstün bir ırk meydana getirmek ve “üst zekalılarla” diyologa geçmekti.

vladimir terziski tarafından hazırlanan “the secrets of the third reich” (üçüncü reich’ın sırları) isimli video filminde, nazi thule ve vril örgütü üyelerinin, dünya dışı canlılarla telepatik temas kurduklarını ileri sürülmüştür (s78).

thule örgütü’nde, güneş, “aryan”ların kutsal sembolü olarak bilinirdi. “aryan”ın lügat anlamı, “ari irk” ve hint-avrupa dilini konuşan tarih öncesi kavim (hint-avrupalı) demektir. bir tibet efsanesine göre, üç-dört bin yıl önce, orta asya’da, gobi’de çok büyük bir uygarlık vardı. bu uygarlık, bir felaket, belki de bir atom savaşı sonucu yıkılır;

gobi bir çöle dönüşür. bu felaketten canını kurtarabilenler, kuzey avrupa’ya ve kafkasya’ya göç ederler (bu olay, tarih kitaplarında okuduğumuz, orta asya’daki kuraklık ve göçler konusu ile uyumludur).thule örgütü’nün ermişleri, bu gobi göçmenlerinin, insanlığın temel ırkını (ari soyunu) oluşturduğuna inanmaktaydılar.

haushofer, “kaynaklara dönmeyi”, yani doğu avrupa’yı, türkistan’ı, pamir’i, gobi’yi ve tibet’i ele geçirme gereğini savunmaktaydı. ona göre, bu bölgeleri ele geçiren dünya’ya egemen olurdu.

hint-tibet mitoslarında, “uzay üstü uzay”a çıkıp zaman yolculuğu yapan “dhurakhapalam”a, “vaidor”; ufo benzeri uçan disklere de “vimana” denilmekteydi (d68). hint esatirinde, vaidor’ların, turan dağı’nda; vimana’ların ise, tor dağı’ında bulunduğu, daha doğrusu inip, çıktıkları yazılıdır. hatta, çinliler’in, fransızlar’ın (kont sédir) ve ruslar’ın (çar nikola) büyük paralar harcayarak kurdukları ekiplerle dhurakhapalam’ı arattırdıkları söylenir. general haushofer’in de, tibet’te bu konuda araştırmalar yaptığı söylenmiştir. diğer taraftan, tibet’teki lama rahiplerinin ağızbirliği ile sakladıkları bir sırra göre, dhurakhapalam’ın, saklandığı kutsal beldeden çalındığı ileri sürülmüştür.

bu konu ile ilgili olarak, aiberg’in kitaplarından birinde, satır aralarında sadece şöyle bir cümle yer alıyor: “g’nin bu aygıtı bularak, rusya üzerinden grönland’a taşıması ve paul kamenberg isimli birini zamanda iki yıl geri göndermesi ile ilgili olarak süper devletleri şok eden deneyler”.
burada sözü edilen “g”nin, gurdjieff olduğu anlaşılıyor. ancak ne yazık ki, aiberg’in kitaplarında bu konu ile ilgili daha fazla bilgi bulunmuyor.

thule örgütü, 1943 yılına kadar tibet’le yakın ilişkiler içersinde olmuş, karşılıklı heyetler gönderilmiştir. hatta, 1926 yılında, berlin ve münih’e, küçük bir hindu kolonisinin yerleştirildiği bilinmektedir (ruslar’ın berlin’e girişi sırasında, ölenler arasında, himalaya ırkından gelme, alman üniforması giymiş, üzerinde kimliği ve rütbesi bulunmauyan bin kadar cesede rastlanmıştır). nazi’lerin “odessa” adlı bilim örgütünde de, üst rütbeli tibetli’lerin çalışmış olduğu saptanmıştır. tibet kökenli “yeşil ejder” adlı bir örgütün de, thule örgütü ile bağlantılı olduğu bilinmektedir (k18, k38, k65).

thule örgütü’nün merkezi, birinci dünya savaşı’ndan sonra, istanbul’a taşınmıştır. örgütün başkanı, hitler tarafından istanbul’a gönderilen, ancak daha sonra istanbul’da intihar süsü verilerek öldürülmüş olan (türk literatüründe “gizli müslüman baron” diye anılan), “baron rudolf von sebottendorff” (diğer adıyla, “rudolf glauer”) dir. araştırmacı yazar jason bishop, baron sebottendorff’un, islam mistizmi ve süfizmini tüm ayrıntıları ile çok iyi bilen ve tarikatlarla doğrudan teması olan bir kişi olduğunu belirtmektedir.

baron sebottendorff, 1933 yılında yayınlanan, “before hitler came” (hitler’den önce) isimli kitabında, nazi liderlerinin gizemli çalışmalarını konu almış ve kitap, bu nedenle gestapo tarafından yasaklanmıştır. haushofer ve hanussen ile birlikte, gurdjieff de müslüman olmadan önce bu örgüte mensuptu. diğer bir örgüt üyesi olan rudolf hess’in de müslüman olduğu ileri sürülmüştür. hitler’in, thule örgütü’ne 1920 yılında katıldığını daha önce belirtmiştik. zig-zag grubu ile bir süre bağıntılı olarak çalışan thule örgütü’nün hitler tarafından nazi’leştirilmesinden sonra, zig-zag grubu bu örgütle ilişkisini kesmiştir (k163).

en büyük hedefi, zaman yolculuğunu gerçekleştirerek dünya’nın kaderini değiştirmek olan thule örgütü’nün, bu amaca ulaşacak teknolojiye erişebilmek için, tarih öncesi üstün aryan uygarlığının yaşadığı hindistan ve tibet’e kadar uzandığını görüyoruz

hazreti hızır’ın öğrencisi olarak zaman yolculuğunun sırrına eren mevlana halid-i bağdadi’nin de, mekke-i mükerreme’de kendisine söylendiği üzere, hindistan yollarınadüştüğünü ve cihanabad’da irşad edildiğini daha önce belirtmiştik (k43).

dolayısıyla, görüyoruz ki, zaman yolculuğunun sırrı, her iki taraftan da hindistan vetibet taraflarına doğru uzanıyor. diğer taraftan, gurdjieff ve haushofer’in hem thule, hem de zig-zag mensubu olmaları, thule örgütü’nün, bağdadi’nin zaman yolculuğu etkinliğinden haberdar olduğunu akla getiriyor. zig-zag grubu’nun, thule örgütü ile ilişkisini kesmesi, belki de nazi’lerin, zaman yolculuğu teknolojisini siyasi amaçlarla kullanmak istemelerinden kaynaklanmıştır.
Thule Tarikatı THULE
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://tarihciler.hareketforum.com
 
Thule Tarikatı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
TARİH :: ÖRGÜT VE CEMiYETLER :: Örgüt ve Cemiyetler-
Buraya geçin: