TARİH
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TARİH

Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur. Mustafa Kemal ******
 
AnasayfaKapı*Latest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
En son konular
» Karındeşen Jack'in Polise Yazdığı Mektup
Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimeÇarş. Şub. 11, 2009 5:32 pm tarafından Malazgirt

» Albert Fish'in Çocuğunu Katlettiği Aileye Yazdığı Mektup
Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimeÇarş. Şub. 11, 2009 5:30 pm tarafından Malazgirt

» Türklerde Denizcilik
Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:22 pm tarafından Malazgirt

» Türklerde Okçuluk
Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:21 pm tarafından Malazgirt

» Timur İmparatorluğunda Askeri teşkilat
Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:20 pm tarafından Malazgirt

» Yusuf Has Hâcib
Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:15 pm tarafından Bortecine

» İyonyalılar (MÖ.1200-MÖ.7.YY)
Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:11 pm tarafından Bortecine

» Hititler (MÖ.2000-MÖ.700)
Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:10 pm tarafından Bortecine

» Frigyalılar(M.Ö.750-M.Ö.609)
Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:08 pm tarafından Bortecine

» Lidyalılar (MÖ.7. YY-MÖ.546)
Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:07 pm tarafından Bortecine


 

 Esseniler ve Sırları (2.Bölüm)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Malazgirt
Admin
Malazgirt


Mesaj Sayısı : 263
Kayıt tarihi : 20/11/08
Yaş : 31
Nerden : Tokat

Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Empty
MesajKonu: Esseniler ve Sırları (2.Bölüm)   Esseniler ve Sırları  (2.Bölüm) Icon_minitimePaz Ocak 04, 2009 6:16 pm

Yine Essenelerin kimliğine dönmek, doğru bir başlangıç olabilir. Tarihçi Philo ve Josephus ilk bilgileri vermiştir. Konu, Kumran yazıtlarının ortaya çıkışından önce de ele alınmıştır. 1770 Yılında, Büyük Fredrik, İsa'nın bir Essene olduğunu; 1863'te Ernest Renan Hıristiyanlığın aslında Essenizm olduğunu söyler. 18. ve 19. yüz yıllarda , İsa'yı bir Essene olarak tanımlayan ve çarmıhtan sonra yaşamasını da Essenelere özgü gizli bilgilerden aldığı güçle açıklayan çalışmalar olur. Ölü Deniz Yazıtlarına kadar Essene imajı bellidir: dünyadan el etek çekmiş aşırı dindar kişiler. Yazıtlar onların eseridir. Ecole Biblique ve International Team, bu sakin pasif insan grubunun İ.Ö. 100- 130'da yaşayıp o yazıtları yazdığını ve ilk Hıristiyanlarla bir ilgileri olamayacağını ısrarla vurgular.

Ölü Deniz Yazılarının ortaya çıkardığı Essene kimliği ile, Josephus ve ona dayalı geleneksel kabul arasında derin çelişkiler var:

-Josephus'un Esseneleri bekâr erkekler toplumudur. Oysa harabelerde çocuk ve kadın iskeletleri bulunmuştur. Ayrıca "Toplum Kuralları" adlı yazıtta, evlilik ve çocuk yetiştirme konuları işlenir. Bu noktada, International Team'in, yazıtların "Secterian" (Tarikat ile ilgili) bölümünü hep gözlerden ırak tutma gayreti anımsanmalıdır.

-Hiç bir yazar, Essene takviminden söz etmez. Yazıtlarda, Kumranın güneşe endeksli bir takvimi olduğu ortaya çıkarılmıştır.

-Philo ve Josephus'un anlattığı Esseneler kurban törenlerini bilmez. Halbuki harabelerde kurban edilmiş hayvan iskeletleri bulunmuştur; daha önemlisi, "Mabet" yazıtında, kurbanla ilgili kurallar vardır.

-Josephus, Essenelerin, Herod Antipas (İ.Ö. 20- İ.S. 39 arası Judea Tetrarkı) ile iyi geçindiğini yazar. Yazıtlarda, Essenelerin, bu Roma kuklası krala karşıt oldukları açıkça bellidir.

-Nihayet Josephus ve Philo'nun anlattığı Esseneler, sakin, pasif, bu dünya ile ilgisi olmayan keşişlerdir. Oysa, harabelerdeki buluntular ve "Savaş" yazıtı, Kumran ve çevresine yerleşmiş bu insanların, geleneksel Essene imajından çok, o günlerde bölgede, Roma baskısına ve Roma'nın işbirlikçisi olan Yahudi yaşamına karşı başkaldırıyı yürüten "Zelot" tanımına daha çok uyduğunu gösterir.

Burada, Ölü Deniz Yazıtlarının ortaya hangi gerçekleri çıkarabileceği ve Vatikan'ın bunu, Ecole Biblique ve International Team kanalı ile, niçin önlemeye çalıştığını anlamak için, o günlerin ve o çevrenin atmosferine kısaca bakmak gerekir.

Yahudiler, en başından beri, dinsel ve laik önderlerin ortaklaşa yönettiği bir toplum olagelmiştir. Dini liderler, Levi kabilesinden Aaron'un halefleri olan Zadok'lardandır; laik liderler, Juda kabilesinden Davud'un halefleridir. Babil sürgünü ve daha sonra İskender ile başlayan Helenistik etkilerin derinleştirdiğiyozlaşma, politik boşluğun ötesinde, dini liderliğin yapısını ve toplum üzerindeki etkisini bozmuştur. Sonunda, İ.Ö. 167'de, Mattathias Maccabeaus, bir Yunan görevlinin kurban konusundaki pagan isteğine karşı çıkarak isyanı başlatır. Maccabeaus ilk Zelot'tur. Oğlu Judas inzivaya çekilir (Musa, İsa ve Muhammed gibi) ve sonra kardeşleri ile beraber, Kutsal Topraklarda, yeniden Musa yasasına uygun düzeni kurar. Maccabeaus'un yandaşları Makkabiler İ.Ö. 76 yılına kadar kontrolu elinde tutarlar. Sonra yine yozlaşma ve Kral Antipas.

Yazıtların, "Biblical" ve "Secterian" olarak iki ana bölüme ayrıldığı, Biblical bölümün International Team ve Ecole Biblique tarafından ön plana çıkartılıp, Secterian bölümün gölgede bırakıldığı bilinmektedir. Kutsal Toprakların o dönemdeki havası ve o hava içinde, Kumran topluluğunun gerçek kimliği, yani Essenelerin gerçek yüzü, Secterian bölümlerde verilmiştir: Roma Kutsal Topraklara hakimdir. Herod Antipas kukla bir kraldır. Yahudi bile değildir. Durumunu halka kabul ettirmek için, bir Maccabi prensesi ile evlenmiş, yeterince güçlenince de karısı ve kardeşlerini öldürtmüştür. Dini lider de Roma'nın uydusudur. Dış etkiler, iç yozlaşma, Yahudi toplumunu alt üst etmiş, Kutsal Topraklardaki yaşam Musa kanunlarının dışına itilmiştir. Roma'yı kovmak ve Musa düzenini yeniden kurmak için ölüm-kalım savaşı veren insanlar çıkar...Bunlar Zelot'lardır...

Bu noktada, İncillerde ve kilisenin yüz yıllar boyu süregelen araştırmalarında hep gölgede bırakılmış bir isimden söz etmek zamanı geliyor: James!.. İsa'nın kardeşi. Ondan sadece Acts (Nebilerin İşleri) kitabında, bir iki yerde bahsedilir. Kumran yazıtlarında James'in önemli bir yeri vardır ve adı "The Righteus" tur (Haksever). "İlk Kilise"nin (Early Church) önderidir.

Milat yılları... Kutsal Topraklar... İlk Kilise veya ilk mabet... Özgür bir ülke ve Musa yasaları için ölümüne savaşan insanlar, Zelotlar. Esseneler, Kumran'lılar... Bunlar İlk Kilise'ye ve onun liderine bağlı, değişik isimlerle anılan aynı insanlar. Sadece Kumran'da değil, Kutsal Toprakların tamamına yayılmış yasa ve "Yol"un savaşcıları… Geleneksel Essene çerçevesinin çok dışında bir topluluk, örgütlü bir güçtürler. Üyelerini, yeni üyeler bulmak, para toplamak için görevlendirir. Suikastler düzenler. İsyanlar tertipler, kaleler kurar, Roma'yı o tarihte 80.000 kişilik bir ordu gönderecek denli ürkütürler.

James, bu karışık ortamda bir gün mabette "isimsiz biri"nin başlattığı bir saldırıda linç edilir. İlk din şehidi olarak bilinen St.Stephen, belki de sadece hayal ürünü bir kişidir ve James'ten başkası değildir. Roma'ya karşı başlayan büyük isyanla James'in ölümünün aynı yıllar da olması basit bir rastlantı olmasa gerektir. İsyan başlar. Roma, Kudüsü (İ.S. 68), Kumranı (İ.S. 70), Masadayı (İ.S. 74) yerle bir eder. Zelotlar esir düşmemek için ölümü seçer. Yalnızca Masada'da 960 kişi (erkek-kadın-çocuk) topluca intihar eder.

James'in ölümüne dönersek... Mabetteki linç olayında, katilleri seyreden biri vardır. Sadece izleyici olmadığı bellidir. Acts 9-21'de, "İlk Kilise"ye saldırılar düzenlediği anlatılan biri vardır: Saul!...

Saul.. Ya da transfigürasyondan sonraki adı ile St. Paul... Adına dünyanın dört bucağında kiliseler yapılmış en büyük Hıristiyan. Daha doğrusu Hıristiyanlığı başlatan, yayan aziz!... Kumran yazıtlarından sonra, Hıristiyanlığın doğuş ve yayılışındaki rolünün ne olduğu sorgulanan Saul...

Tarsus'lu Saul bir Yahudidir ama aynı zamanda bir Roma vatandaşıdır. Onu sahnede ilk kez St. Stephen'in (James?) öldürülüşü sırasında görürüz. Bu noktada, James'e mabetteki saldırıyı başlatan "isimsiz biri" nin kimliği de ortaya çıkmaktadır. Acts 9-21'de Saul'un ilk kiliseye saldırılar düzenlediği yazılıdır. St. Stephen'in öldürülme nedeni "Kanun"a karşı gelmektir. Oysa St. Stephen, katillerini "Kanun" u ihlâl etmekle suçlar. Bu paradoksun mantıksal açıklaması şu olabilir: Katillerin arkasındaki güç (High Priest - Haham Başı) Roma otoriteleri ile işbirliği içindedir, İlk Kilisenin önderliğindeki akımı boğmak istemektedir. Saul onların emrinde, fanatik bir İlk Kilise düşmanıdır. Yeni saldırılar düzenlemek üzere, Şam'a giderken göklerden İsa'nın sesi duyulur: "Saul! Niçin bana karşısın?". Büyük değişim (transfigürasyon) meydana gelir… Saul, yeni adıyla Paul artık İsa'nın bir mürididir. İsa'yı sağlığında görüp tanıdığına dair hiç bir kayıt yok. Şam'da üç yıl kalır. Kudüse geri döner. Artık İlk Kilisenin düşmanı değildir. Ama İlk Kilise Paul'ü pek de kabullenmez. Tarsus'a gönderilir. Bir tür sürgündür bu... Topluluğa yararlı olabilirse iyi. Olamazsa, zaten istenmeyen bir kişidir.

Paul, Tarsus'ta ve Antakya'da vaazlar verir. Bir ara Kudüsten bir heyet gelip etkinliklerini değerlendirir.

İsa ve öğretisi hakkında neyi bilip bilmediği hiç bir yazıda belirtilmemiş olan Paul, İsa'ya mal ettiği bir akım yaymaktadır. "Şeyh uçmaz, O' nu müritleri uçurur" deyimine göre bir İsa yatarı. Tanrı'nın oğlu ve aynı zamanda Tanrı İsa...

Kudüs'e geri çağrılır. Yedi günlük arınma ritüelini yerine getirmesi istenir. Söylenenleri yapar. Ama İlk Kilisenin temel ilkelerinden, "Yol"dan sapmışlığı açıktır. Ona göre inanç, "Yasa"dan (Musa Yasası) üstündür. Yargılanmaktan, belki de linçten Roma vatandaşı olduğu için kurtulur. Her Romalı gibi, kendisini Roma İmparatoru önünde savunmak hakkı vardır (neye, hangi suça karşı?...). Roma'ya gider. Paul'ün öyküsünün bundan sonrası pek belli değildir...

Aziz Paul!... Roma vatandaşı Paul! Güçlü dostları olan zengin Paul! Kukla hiyerarşi ile yakınlığı bilinen Paul! Kendi insanları arasında tutunma şansı kalmayınca, Romalı muhafızlarla Roma'ya gönderilip tarih sahnesinden silinen Paul! İsa'yı tanımayan, belki de kendine göre bir İsa yaratan Paul!...

James'in liderliğindeki İlk Kilise... "Yasa"yı ve Kutsal Toprakları korumak için, toplu intiharlara sürüklenen dava insanları, Zelot'lar... Paul, bu ölüm-kalım savaşının fırtınalı atmosferini "Düşmanınızı Seviniz" anlayışına varacak biçimde, neden pasifize etmiştir? Bu bir yorum farkı mıdır? Yoksa ihanet mi? Romalı Paul, Zelotların savaşını yozlaştırmaya çalışan bir Roma ajanı mıydı?

Ölü Deniz (Kumran) Yazıtları, Ecole Biblique ve International Team'in tekelinden kurtarılıp, tarafsız, yani Vatikan etkisinden uzak otoritelerce incelendiği zaman, Hıristiyanlığın kökenini sarsan sorular ortaya çıkmıştır. International Team'in yayınları skandal olarak değerlendirilmiştir.

Pek çok yazıtın (belki bilinenden çok) yeraltı dünyasında, antika piyasasında olduğuna, hala keşfedilmeyi bekleyen mağaraların varlığına inanılmaktadır. Bunların tümü toparlanıp, önyargıların dışında incelendiği zaman, belki üç büyük dinin temelleri ve ortak yanları daha iyi ortaya çıkacak, bir tek Tanrı'ya inanan insanlar arasındaki yüz yıllardır süregelen düşmanlığın anlamsızlığı daha iyi anlaşılacaktır.

Din kurumunun, onu sahiplenenlerin elinde, ne korkunç bir silâh haline getirilebileceği de daha açıkça ortaya çıkacaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://tarihciler.hareketforum.com
 
Esseniler ve Sırları (2.Bölüm)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
TARİH :: ÖRGÜT VE CEMiYETLER :: Örgüt ve Cemiyetler-
Buraya geçin: