Aztekler, bugünkü orta Meksika bölgesinde 14. ve 16. yüzyıllar arasında yaşamış bir Orta Amerika halkıdır. Zengin bir mitoloji ve kültürel mirasa sahip Azteklerin başkenti, günümüzde Ciudad de Mexico’nun bulunduğu Texcoco Gölü’nün ortasında yeralan Tenochtitlan kentiydi.
Aztek İmparatorluğu’nun başkenti olan şehir 1300 yıllarında Texcoco Gölü’nün üzerindeki bir dizi adaya Aztek tanrılarından biri olan Huitzilopochtli’nin tapınağı etrafına kuruldu. Şehirde binalar Coatepantli adında 2,5-3 metre yüksekliğindeki duvarlarla çevriliydi. Binalara girişi sağlayan 4 kapı bulunuyordu.Şehrin ortasında Büyük Tapınak vardı. Bu tapınak içinde iki tane tapınak bulunduruyordu. Bunlardan biri savaş tanrısı Huitzilopochtli’ye diğeri de yağmur tanrısı Tlaloc’a aitti. Başkent 1500‘lere gelindiğinde 300.000 kişilik nüfusa sahip oldu.
Çok büyük bir uygarlık kurmuşlardı. Hernan Cortes‘in Meksika’yı fethi sırasında yapılan ve Tenochtitlan kuşatması olarak bilinen savaş sonucunda Aztekler yenilmiş ve güçlerini kaybetmişlerdir. Ayrıca dünyanın en büyük piramidi Meksika’da Cholula de Rivadabia‘da bulunur. Azteklere ait piramit 182.107 metrekare alan üzerine kurulmuştur ve yüksekliği 54 metredir.
12 milyonluk bir nüfustan oluşan çok büyük ve zengin bir imparatorluk olan Aztekler gelişmiş tarım yöntemlerine, kendilerine ait bir dine, takvime, alfabeye sahiplerdi. Aztekleri keşfedenler İspanyollar oldu. Hernan Cortes ve onun özel ordusu Aztek başkenti olan Tenochtitlan´a giderken Popocateptel volkanik dağının yanından geçtiler ve ilk kez bir volkan görmüş oldular. Adamları ve Cortes başkente ulaştıklarında Aztek imparatoru Montezuma onları karşılamak için bekliyordu. Aztek imparatoru göz kamaştırıcı elbiseler giymişti. O, Cortes ve adamlarının başkente girmesine izin verdi. Cortes´in sadece 600 askeri vardı ve Aztek imparatoru onları kolayca yok ettirebilirdi. Ancak Aztek takvimine göre bu yıl çok özel bir yıldı.İnançlarına göre bu yılda Quetzalcoatl adlı bir tanrı Aztekleri yok edecekti. Bu tanrının efsanedeki tarifleri Cortes´e çok benziyordu. Bu yüzden Aztek imparatoru, Cortes’in tanrı olduğuna karar verdi. Cortes başkentte bir kaç gün geçirdikten sonra güvende olmadığını sezdi.Hayatta kalmalarını sağlayan tek şeyin imparatorun varlığı olduğunu fark etti. Bu nedenle Aztekleri denetim altına alabilmek için imparatoru tutsak almaya karar verdiler. Cortes birkaç ay daha şehirde kaldıktan sonra ayrıldı. O gittikten sonra başka İspanyollar Aztek’e saldırdılar. Cortes yeni ordusuyla geri geldiğinde Cuitlahuac imparator olmuştu. Ancak bunu bilmeyen Cortes Aztekleri kontrol altına almak için Montezuma’yı tutsak aldı ve halkı etkilemek için onu kraliyet sarayının çatısına çıkardı. Ancak halk onlara taş atarak tepkisini gösterdi. Atılan taşlardan biri Montezuma‘nın ölümüne neden oldu. 1521‘de Aztekler teslim olana kadar 4 ay savaş yapıldı.
Azteklerde Din
Aztekler çok tanrılı bir dine inanıyorlardı. Her tanrının farklı görevleri vardı. Aztek dininin inançlarına göre yapılması gereken birçok ayin ve tören vardı. Azteklerden kalan bazı inançlar günümüzde hala kullanılmaktadır. Aztekler tanrılarını memnun etmek için kurban keserlerdi. Kurban olacak kişileri rahipler taşırdı. Kurbanın göğsü bir bıçakla yarılır, atmaya devam eden kalp bir kaba yerleştirilirdi. Kurbanın kolları ve bacakları yenirdi.
Aztek dini, birçok Orta Amerika kültüründen değişik unsurları özümsemiş, çeşitli inanç sistemlerinden karşıt öğeleri bir araya getirmişti. Önceki halkların birçok kozmolojik inancını paylaşan bu din, özellikle evrenin bir dizi yaradılışın sonuncusu olduğu ve 13 gök katı ile 9 yeraltı dünyası arasında bulunduğu yolundaki Maya inancını benimsemişti. Azteklerin başlıca tanrıları, Savaş ve Güneş Tanrısı Huitzilopochtli, Yağmur Tannsı Tlaloc ve yarı tanrı-yarı kahraman Tüylü Yılan Quetzalcoatl idi. İnsan kurban etme töreninde, kurbanın yüreği Güneş Tanrısı’na sunulurdu. Kan akıtma töreni de yaygındı. Dinle yakından ilişkili Aztek Takvimi, rahiplerin uğraşı olan kapsamlı bir ayinler ve törenler döngüsünün temeliydi. Orta Amerika’nın büyük bölümünde kullanılan bu takvim, 365 günlük (20’şer günlük 18 ay, artı 5 uğursuz gün) bir güneş takvimi ile 260 günlük (20’şer günlük 13 devre) bir dinsel yıldan oluşuyordu. Birbirine koşut giden bu iki yıl döngüsü, 52 yıllık daha büyük bir döngünün parçasıydı. Yöreye 1519’da gelen İspanyol kaşifler bu uygarlığın gelişmesine son verdiğinde Aztek İmparatorluğu’nun genişlemesi ve toplumsal evrimi henüz durmuş değildi.
Aztek Alfabesi
Aztek alfabesi resimlerden oluşuyordu. Farklı resimler farklı cisimleri temsil ediyordu.
Azteklerin Batı dünyasında Codic olarak bilinen ve geyik derisi ya da sabırotu liflerinden yapılmış kağıtlara yazılmış kutsal metinleri ve elişleri, tapınaklarda korunurdu. Yazıcılar, ideogram, resimyazı ve fonetik imgelerin karışımı bir teknik kullanırlardı. Dinsel tören takvimi, kehanetler, törenler ve tanrılar ile evrene ilişkin yorumlar da yazıcıların ilgi alanına girerdi. Ülkenin fethedilmesinden sonra bu metinlerin çoğunun yok edilmesine karşın, Codex Borbonicus, Codex Borgtav, Codex Fejervary-Mayer ve Codex Cospuno gibi bazı örnekler günümüze ulaşabilmiştir. Bu el yazması metinlerin anlaşılması çok güçtür ve pek azı gerçekten Azteklere aittir.
Aztek Takvimi
Tonalpohualli denen 260 günlük dinsel yıl ile 365 günlük güneş yılını birleştiren takvim sistemi. Örnek aldığı Maya takvimi gibi, Aztek takvimi de 20‘şer günlük 13 döneme bölünen dinsel yıl ile 20‘şer günlük 18 aya bölünen ve ayrıca uğursuz sayılan beş günlük bir dönemi (nemontemi) içeren toplumsal yıldan oluşuyordu.
Aztek Takvimi(2)
Gene Maya takviminde olduğu gibi, dinsel ve toplumsal Aztek yılları her 52 yılda bir, birbirlerine göre aynı konuma gelirdi. “Yılların Bağlanması” ya da “Yeni Ateş Töreni” adıyla kutlanan bu olaya hazırlık olarak önce tüm kutsal ateşler ve evlerdeki ateşler söndürülürdü. Törende heyecanın doruğa ulaştığı anda rahipler yeni bir kutsal ateş yakardı. Ardından Aztek halkı da ocaklarındaki ateşi yeniden tutuşturur ve şölene geçerlerdi. 1790‘da Mexico’da yapılan kazılarda bazalttan yapılmış, ağırlığı 25 tonu bulan, 3,7 metre çapında daire biçiminde bir takvim taşı ortaya çıkarılmıştır. Bugün Mexico Ulusal Antropoloji Müzesi’nde sergilenmekte olan taşın tam ortasında Aztek Güneş Tanrısı Tonaiuth’un yüzü görülür. Bu yüzün çevresinde de tanrının önceki cisimleşmiş biçimlerini yansıtan ve dünyanın dört eski çağını simgeleyen kare biçimindeki dört pano vardır. Bunları da Aztek ayının 20 gününü simgeleyen işaretler çevreler.
Arkeolojik kalıntılar arasında tanrı heykelleri, dinsel içerikli taş alçak kabartmalar, duvar resimleri, kilden yapılmış insan heykelleri ve vazolar ile taş ve ahşap maskeler bulunur. Aztek sanatı temelde simgesel olduğu için bu kalıntılar yardımıyla önemli bilgiler elde edildi.
Ek Bilgi:Azteklerin kendilerine has oynadıkları bir oyun vardı bu bir tür Ya özgürlük ya da ölüm şeklinde bir oyundu.Savaşta esir alınanlar oyun sahasına getirilirdi.Başlama çizgisinde sıra sıra Aztek askerleri olurdu.Oyun iki esirle başlar,esirler koşarak arenadan çıkmaya çalışırlar ama onlar düz arenada koşarkaen arkadan Aztek askerleri Ok ve Mızrak gibi aletleri esirlerin üzerine fırlatır.Sahanın bittiği yerde Son bir Aztek askeri olur eğer ok ve mızraklar isabet etmez ve esirler menzilden çıkarsa sahanın sonundaki Aztek askeri onları öldürmeye çalışır.Son askeride aşıp sahanın arkasındaki Mısır tarlalarına ulaşırlarsa özgürleüklerine kavuşurlar.İlk iki esir salınır ve koşmaya başlar sona ulaşamadan Azteklerin silahlarıyla ölürlerse arkalarından iki esir daha yollanır ve böylece esirlere son bir özgürlük şansı tanınır.