Ölüler ülkesinin sınırında,suları kapkara akan "Styks" nehri vardı.Bu nehrin kayıkçısı Kharon ,eski,yıpranmı bir kayıkla ölüleri diğer tarafa taşıyordu.Ölüler bunun için ona para ödemek zorundaydı.İşte bu nedenle Yunanlılar,gömmeden önce ölülerin gözlerine ve dilinin altına para koyarlardı.
Styks nehrinin öteki tarafında "Kerberos" adında korkunç mu korkunç bir köpek vardı.Üç tane başı olan bu köpeğin kuyruğu zehirli bir yılandı.Ölüler ülkesinin kapısında bekler,ölüleri içeri bırakır ancak kimsenin dışarı çıkmasına izin vermezdi.
Yeraltındaki Ölüler ülkesi karanlık ve korkunçtu.Ölülerin ruhları geniş bir çayırda gölgeler gibi dolaşıyordu.Bu çayırın tam ortasında "Yeraltı Tanrısı Hades"in sarayı vardı.Orada kraliçesi Persefone (Asıl adı Kore ama Hades ona Persefone derdi.) ile birlikte yaşıyordu.Persefone2nin yüzü ölüler gibi solgundu.Kolsuz,uzun,siyah bir elbise giyerdi.
Yeryüzünde suç işleyenler Hades'in ülkesinde cezalandırılıyordu.Bunlarda biri de Tantalos'tu.Tantalos Lidya Kralıydı ve Tabrılar tarafından çok seviliyordu.Ama bir gün oğlunu öldürüp etinden Tanrılara yemek yaptı.Tanrılar buna çok kızdılar ve onu yeraltına attılar.Hades onu içi su dolu bir çukura koydu.Tantalos buradan çıkamıyordu.Çukurun kenarında harika meyveleri olan ağaçlar vardı.
Tantalos ne zaman su içmek için eğilse sular alçalıyor,meyvelerden yemek için uzansa,dallar yetişemeyeceği kadar yükseliyordu.Herşey bu kadar yakındayken o sonsuza kadar açlığa ve susuzluğa karşı mahkum edilmişti.
Böye korkunç bir cezaya çarptırılanlardan biri de Sisyphos'du.O, Tanrılara ihanet etmiş,sırlarını açığa vurmuştu.Tanrılar ona,kocaman bir kayayı yeraltından yeryüzünün en yüksek tepesine çıkarma cezası verdiler.Sisyphos çalışıp çabalıyor,kayayı tam tepeye çıkarmak üzereyken,kaya tekrar aşağıya yuvarlanıyordu.Her seferinde işe yeniden başlamak zorunda kalan Sisyphos,sonsuza kadar çalışmakla cezalandırılmıştı.
by Malazgirt