Mozart ve Prag
Mozart'ın Prag ve halkıyla özel bir ilişkisi vardır. Buradaki seyircisi, Figaro'yu Viyana'dakilerden daha fazla kutlamıştır. "Meine Prager verstehen mich" (Praglılarım beni anlıyor) sözü de Bohemya'da oldukça ünlü olmuştur. Birçok turist, Prag'daki izlerini takip eder ve Mozart Müzesi, yaşadığı Bertramka Villası'nda oda orkestralarını dinlerler. Hayatının geri kalanında, Prag Mozart'a finansal olarak komisyonlarca destek sağlamıştır. Don Giovanni 29 Ekim 1787'de Estates Tiyatro'sunda gösterime girmiştir. Mozart son operası La Celemenza di Tito (Tito'nun merhameti) 6 Eylül 1791'de, yine bu şehirde Leopold II'nın Bohemya Krallığı taç giyme töreninde gerçekleşmiştir. Mozart bu görevi; Antonio Salieri'nin açıkca reddetmesi.
Son hastalığı ve ölümü
Mozart'ın son hastalığı ve ölümü incelenmesi oldukça zor bir konudur. Romantik efsaneler ve birbiriyle uyuşmayan teoriler mevcuttur. Birçok araştırmacı, Mozart'ın hastalığının yükselme durumunda anlaşamaz - özellikle hangi noktada Mozart hastalığı hakkında haberdardı ve bu eserlerini etkiledi. Romantik bakış açısı, hastalığının giderek kötüye gittiğine ve bunun da eserlerine paralel bir şekilde yansıdığını savunur. Bunun karşısında ise, günümüzdeki bazı araştırmacılar da; durumunun iyi olduğunu ve ölümünün ailesi ve arkadaşlarına ani bir şok etkisi yarattığıydı. Mozart'ın son sözleri: "Ölümün tadı dudaklarımda... Bu dünyadan olmayan bir şey hissediyorum" der. Hastalığının asıl sebebi de bir varsayımdır. Ölüm kayıtları "hitziges Frieselfieber" (mühim darı tanesi ateşi) der, ve bu sebebi modern tıpta açıklayıcı bir tanım değildir. Birçok teori önerilmiştir, bunların arasında, trişinoz, civa zehirlenmesi, ve ateşli romatizma da vardır. Hastaların kanatılması o dönemde genelde uygulanan bir anlayıştı, bu da sebepler arasında gösterilir.
Mozart; 5 Aralık 1791 tarihinde gece 1 sularında Viyana'da ölür. Hastalığının yükselmesi ile, son çalışması olan Requiem'e bir kaç gün önce başlamıştır. Popüler efsaneye göre, Mozart kendi ölümünü düşünerek bu besteyi yapmıştır, ve bu dünyadan sonrasından bir haberci bunu madii olarak desteklemiştir. Belgeselerdeki bulgular, bu anonim desteğin Schloss Stuppach Kontu Franz Walsegg tarafından geldiğini ispatlamıştır. Eserin büyük bir çoğunluğu da, Mozart'ın sağlığı yerindeyken yazılmıştır. Genç bir bestekar, ve Mozart'ın öğrencisi Franz Xaver Süssmayr; Constanze tarafından Requiem'i bitirmesi için görevlendirir. İlk görevlendirilen Süssmayr değildir, Constanze öncelikle Joseph Eybler'e başvurur, ancak Eybler beceremez ve görevi reddeder.
Ölmeden 1 yıl önce Mozart
İsmi yazılmayan bir mezar taşıyla öldüğü için, genelde Mozart'ın parasız ve unutulmuş olarak öldüğü söylenir. Ancak, Viyana'da eskisi kadar yüksek yaşam standartlarında yaşamasa da, komisyonlardan iyi bir gelir elde ediyordu. Yılda yaklaşık olarak 10,000 florin kazanıyordu, bu da 2006'ya göre 42,000 Dolar (ya da 63,000 YTL) etmektedir. Söz konusu miktar O'nu 18'inci yüzyılda Dünya'da en fazla para kazanan %5'in içerisine sokar. Ancak, servetini kontrol edemiyordu. Annesi hakkında "Wolfgang ne zaman yeni bir şeyler kazanırsa, kendisini ve malını etrafına veriyordu" demiştir. Oldukça masraflı yaşamı da, o'nu birçok kez kredi almaya yöneltmiştir. Birçok yalvarış mektupları hala günümüzde vardır, ama fakirliğine değin harcamalarına olduğu kadar fazla bir delil yoktur. Toplu bir mezarda değil, 1785 Avusturya kanunlarına göre halka ait bir mezara gömülmüştür.
St. Marx mezarlığındaki orjinal mezarı kaybolsa da; anıtsal mezartaşları buraya ve Zentralfriedhof'a yerleştirilmiştir. 2005'de Avusturya'nın Inssbruk Üniversitesi ve Rockville, Maryland'deki DNA labaratorlularında; Avusturya Müzesi'ndeki Mozart'ın kafatasının o'na ait olup olmadığı araştırılmış ve bu ananesinin ve yeğeninin DNA'leriyle karşılaştırılmıştır. Test sonuçları yetersiz kalmıştır, ve DNA örneklerinin birbiriyle bir alakasını bulamamışardır.
1809'da Constanze Danimarkalı diplomat Georg Nikolaus von Nissen (d. 1761 – ö. 1826) ile evlenir. Yeni eşi de Mozart'ın büyük bir hayranıdır ve Mozart üzerine bir biyografi yazar. Ömrü süresince bunu bitiremese de, öldükten sonra, Constanze bitirmiş ve yayınlamıştır.
Dünya tarihinin belki de gelmiş geçmiş en büyük müzik dehasının sadece 35 yıllık bir ömür yaşaması ve bu ömüre 626 ölümsüz eser bırakması, kendisi belki de müzik dünyasının en büyük kazançlarından biri olsa da; kısa ömrü de müzik dünyasının en büyük kayıbıdır.
Yapıtları, müzik tarzı ve yenilikleri
Tarzı
Requiem'in son sayfası
Mozart'ın müziği, Hayden'ın ki gibi, klasik müziğin ilk örneklerindendir. Çalışmaları, o dönemin tarzını değiştirmiş ve barok tarzı ile de karışımını sağlamıştır. Mozart'ın kendine ait tarzı klasik müziğin tamamının gelişimine paraleldir. Çok yönlü bir bestekardı ve hemen hemen her türde müzik yazdı. Bunların arasında senfoni, opera, solo konçerto, oda orkestrası, yaylı kuartet ve yaylı kintet, ve piyano sonataları da vardı. Bu türlerin hiçbiri yeni değildi, ama piyano konçertosu Mozart'ın tek başına geliştirdiği ve popüler ettiği bir türdü. Ayrıca önemli sayıda dini müzik de yayımladı, bunların arasında ayin müzikleri de vardı, ve birçok dans müziği de besteledi; divertimenti, serenadlar ve diğer hafif eğlencele türlerini.
Mozart ilk yıllarından beri müthiş bir kulağa sahipti. Duyduğu her müziği hafızasına bir daha çıkmayacak üzere yazabiliyordu. Gezilerinin de oldukça fazla olmasından dolayı, nadir bir tecrübe koleksiyonu edindi. Londra'da bir çocuk olarak J.C: Bach ile karşılaştı ve müziğini dinledi. Paris, Mannheim, ve Vİyana'da da buradaki bestekarlarla karşılaştı. Muhteşem Mannheim orkestrasıyla beraber çalıştı. İtalyan açılışlarını ve opera buffalarıyla karşılaştı. Bunların hepsi, gelişiminde önemli bir rol oynadı. Londra'da ve İtalya'da galant tarzı o dönemde oldukça popülerdi. Basit, hafif müzik, sesin yavaşlamasına bir tutku, vurgulara önem veren, hakim, ve ana notanın üstündeki dördüncü ve altındaki notayı çıkartarak, simetrik cümlelerle, ve açık bir mimari sundu. Bu tarzın etrafında gelişen klasik müzik, Barok'un komplike tarzına bir tepkiydi. Mozart'ın ilk çalışmaları, İtalyan açılışlarıydı. 3 hareketbirbiriyle buluşurdu. Diğerleri J.C. Bach'ın eserlerine oldukça benzerdi, ve başkaları da Viyana'daki eserlerin değişik bir şekilde vurgulanmasıydı. Mozart'ın en tanınan özelliklerinden biri de; belli bir düzenin uyuymuydu; ve sesin yavaşlamasına ana nota etrafında yöneliyordu. Ama Mozart, bunu değiştirerek, uyumu ses yavaşlamasının daha güçlü yarıya geçmesini sağlamıştı. Mozart'ın Phrygian anlayışı da bunu gösterir.
Mozart olgunlaştıkça, Barok müziğinden birtakım yeni özellikler daha adapte etmiştir. Örnek olarak; 29. Senfoni'nin La Majör (K. 201) 'ünde kontrpuana ait iki veya daha çok sayıda melodinin bir arada çalınmasından meydana gelmiş tema kullanıyordu ilk hareketinde, ve düzensiz ifade uzunluklarını denemiştir. 1773'deki bazı kuartetleri fugal finalleri vardır, ve büyük ihtimal Haydn'dan esinlenmiştir. O da bunu opus 20 setinde kullanmıştır. Fırtına ve stresin Alman literatüründeki etkisi, Romantizme doğru yönelirken; müzikde de bestekarları da etkilemiştir.
Mozart'ın çalışma hayatında odağı enstrümental müzikten operalar gitmiş gelmiştir. Avrupa'da o anda bulunan iki tarzda da operalar yazmıştır. Figaro'nun Düğünü, Don Giovanni, ya da Cosi fan tutte (Bütün kadınlar böyle yapar) opera buffa tarzında iken; Idomeneo, Singspiel ve Sihirli Flüt de opera seria tarzındadır. Daha sonraki operalarında da, enstrümanların, orkestranın, ton renginin psikolojik ve duygusal hisleri ve dramatik geçişleri ifade edebilmek için yeni yöntemler geliştirmiştir. Senfonilerinde çözülemeyecek seviyede komplike bir şekilde orkestrasını kullanması, orkestranın psikolojik etkilerini geliştirmiş ve daha sonra da opera olmayan eserlerinde de görülmüştür.
Etkisi
Mozart'ın el yazısı ve imzası
Mozart'ın jenerasyonlar boyunca, tüm müzik türlerinin bestekarlar üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Lakin, Mozart'dan sonraki tüm önemli bestekarlar Mozart'ın büyüklüğünden bahsetmiştir. Rossini hakkında "O bir dahi kadar bilgili, ve bilgi kadar dahi olan tek müzisyendi" demiştir. Ludwig van Beethoven'in Mozart hayranlığı da açıktır. Beethoven Mozart'ı birçok kez kendisine örnek olarak almıştır. Örnek olarak; Beethoven'in Sol majör 4. Piyano Konçertosu Mozart'ın Do Majör Piyano Konçerto'suna (K.503) bir göstergedir. Beethoven'in apartmanında öğrencilerinden birine, Mozart'ın Do majör kuartet'ini (K.464) gösterip "Ah, ne eser. Bu Mozart'ın "işte benim yapabileceğim bu, dinleyebilecek kulakların olsaydı!" demesidir" demiştir. Beethoven'in daha birçok eseri Mozart'ın eserlerine benzemekte ve çağrıştırmaktadır. Bunlara Beethoven'in Do minör 3. Piyano Konçertosu ile Mozart'ın Do mnör 24. Piyano Konçerto'su da dahildir. İkisi de Haydn öğrencisi olup, buluştuğuna inanılır ve Mozart da Beethoven hakkında "Dünya'ya hakkında bahsedilecek bir şey bırakacak" dediği söylenmektedir. Tchaikovsky Mozartiana'yı Mozart'ı övmek için yazmıştır. Max Reger'in 1914'de yazdığı Mozart Tema'sı da en tanınmış eserlerinden biridir.
Buna ek olarak Mozart; Frédéric Chopin, Franz Schubert, Peter İlyiç Çaykovski, Robert Schumann, ve birçok bestekar tarafından en iyi olarak gösterilmiştir.Hatta Frédéric Chopin, cenazesinde kendi yazdığı cenaze müziğini değil mozart'ın requıemi'nin çalınmasını istemiştir.
Mozart popüler müzik için de bir ilham kaynağı olarak kalmıştır. Jazz'dan, Rock'a, hatta Heavy Metal'e kadar. Jazz piyanisti Chick Corea, Mozart'ın piyano konçertolarını çalarken kendisini konçertolar yazmaya esinlenmiştir.