TARİH
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TARİH

Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur. Mustafa Kemal ******
 
AnasayfaKapı*Latest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
En son konular
» Karındeşen Jack'in Polise Yazdığı Mektup
Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimeÇarş. Şub. 11, 2009 5:32 pm tarafından Malazgirt

» Albert Fish'in Çocuğunu Katlettiği Aileye Yazdığı Mektup
Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimeÇarş. Şub. 11, 2009 5:30 pm tarafından Malazgirt

» Türklerde Denizcilik
Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:22 pm tarafından Malazgirt

» Türklerde Okçuluk
Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:21 pm tarafından Malazgirt

» Timur İmparatorluğunda Askeri teşkilat
Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:20 pm tarafından Malazgirt

» Yusuf Has Hâcib
Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:15 pm tarafından Bortecine

» İyonyalılar (MÖ.1200-MÖ.7.YY)
Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:11 pm tarafından Bortecine

» Hititler (MÖ.2000-MÖ.700)
Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:10 pm tarafından Bortecine

» Frigyalılar(M.Ö.750-M.Ö.609)
Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:08 pm tarafından Bortecine

» Lidyalılar (MÖ.7. YY-MÖ.546)
Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 10:07 pm tarafından Bortecine


 

 Campus Mauriacus Savaşı (2.kısım)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Malazgirt
Admin
Malazgirt


Mesaj Sayısı : 263
Kayıt tarihi : 20/11/08
Yaş : 31
Nerden : Tokat

Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Empty
MesajKonu: Campus Mauriacus Savaşı (2.kısım)   Campus Mauriacus Savaşı  (2.kısım) Icon_minitimePaz Ocak 18, 2009 10:25 am

Gotların Aetius’la işbirliği yapması hususunda Sidonius şu bilgileri kaydetti: "Aetius Alpleri terkeder etmez, Gotların can düşmanları olan Hunları ülkelerinde her an beklediklerinin haberini aldı. Bunun üzerine cesaretini toplayarak Avitus’un yanına gitti ve Hunlar karşısında Gotlar ile Romalıların birleşmesi için yardım istedi. Avitus bu teklifi kabul edince, Aetius yola çıkarak Hunların izlerini takip etti. Gotlar, kendilerine söylenen sözleri dinliyorlardı. Çünkü rezil olmak yerine her türlü kötülüğü göze alıyorlardı" (Homeyer, 1951: 149-150).


Bu arada Sangibus’ın verdiği kararı da haber alan Aetius, şehrin müdafasına derhal askerî kuvvetler sevk etti. Attila şehri zaptetmek istediyse de, mühim bir müdafaa ile karşılaştı. Ahalinin bu direnişi, Aetius ve Theodorik’inde askerleriyle şehrin yardımına gelmesini sağladı (Eustathius Epiphaniensis, bk.Fragmenta Historicorum Graecorum, IV, s. 140; Prosper Tiro, s. 482; Bachrach, 1973:66-68)

Vizigot kralı I. Theodorik, Attila ile hareket eden Alan, Burgund, Frank, Sarmat, Saksonlar gibi Galya ordusunun büyük bölümüyle karşı karşıya geldi. Attila, savaş için uygun bir yer aramak ve rakiplerini oraya çekmek için geri çekildi (Jordanes, s. 112; Sidonius, s. 330 vd.) Bu sırada ordunun moral gücünü arttırmak gayesiyle topladığı askerlere bir konuşma yaptı. Jordanes’in yazdıklarına göre Attila şunları söylemiştir: "Ordusunun sendelemeye başladığını gören Attila, onları şu sözleriyle cesaretlendirmeye çalıştı: Bu kadar çok kavim üzerinde kazandığınız zaferlerden sonra, şimdi dünyayı istilâ etmek üzere olduğunuz sırada sizi gayrete getirmeyi uygun bulmam. Çünkü bu ancak acemi komutanlara, tecrübesiz orduya karşı söylenir. Zaten savaştan başka bir şey tanır mısınız ki siz. Bir erkek için, elinde silâhı ile intikamını alması kadar güzel bir şey var mıdır? Tabiatın, kalbi intikam hırsıyla doldurması en büyük bir lütuftur. Bunun için her halükarda düşmana hücum edelim. Çünkü daima ilk hücum eden daha cesurdur. Bu birleşmiş çeşitli kavimleri önemsemeyiniz. Zaten müdafaa için birleşme de korku alametidir. Görüyor musunuz? Daha hücumdan evvel onları korku sardı. Tepelere çıkmak istiyorlar. Fakat buraları da onları kurtaramıyacak. Düz yerlerde sığınacak yer arayacaklar. Bunu da başaramayacaklar. Romalıların pek beceriksiz silâh kullandıklarını biliyoruz. Bunun onlar için ilk başarısızlık belirtisi olduğunu söyleyemem. Fakat toz tabakası onların aleyhindedir. Disiplinsiz bir surette birleşerek kalkanlarıyla savunma yapmak istiyorlar. Bunlara asla önem vermeyerek Alanlar ve Vizigotların üzerine hücum ediniz. Burası savaşın en çetin olacağı yöndür. Sinirler kesilince, uzuvlar düşer ve kemikler çökerse vücut kendini tutamaz. Kalpleriniz heyecanlansın, adetiniz üzere heyecanla hücum ediniz. Silâhlarınızın kuvvetini, Hunların azametini gösteriniz. Eceli gelen rahat yatağında da ölür. Savaş olmamış olsa idi bu kadar kavim üzerinde Hunlar hakim olarak kalabilir miydi? Maeotis kapalı, gizli yollarını asırlardan beri atalarımıza niçin açtı? Başarıdan eminim. Bu savaş meydanı Hunlara iyi gelecek, talih vadetmektedir. Düşmana ilk oku ben atıyorum ki, okumun değdiği adam ölmüş insan demektir. Zira Attila savaş yapmaktadır"(Jordanes, s.110-111)

Ayrıca Attila bu sırada civarda askerlerin bulduğu kâhinden, bu savaştan kimin galip geleceğini sordu. Ayrıca bir koyun kesilerek, kürek kemiği ateşte yakılmış, kemiğin ateşte aldığı şekille harbin neticesi öğrenilmeye çalışılmıştı. Çıkan falın neticesine göre düşman komutanı ölecekti. Fakat Hunlar’da mağlûp olacaktı (Orkun, 1933: 71) Her ne kadar Türkler’de kürek kemiğini yakarak fala bakmak adeti biliniyorsa da (İnan, 1986: 154-156), kaynaklarda Attila için verilen bilgilerin teferruatı tam olarak anlaşılmamaktadır. Günümüze kadar ulaşan bilgilere, özellikle Galya kaynaklarına göre iki ordu, Maurica veya Mauriacum bölgesini çeviren ve antik şehir Trecas (Tricassis-Tricassira- Troyes)’den 5 Roma mili (yaklaşık 7,5 km.) uzakta bulunan düzlükte karşılaştılar. Yani Campus Mauriacus veya Mauriacum Campanum’da karşı karşıya geldiler. Diğer coğrafî anlamda Campania denen düzlükte, Seine (Sen) nehrinin sol kıyısında ve Galya’lı olmayan yazarlar tarafından söylenen Catalaunum’da savaş olmamıştır (Jordanes, s. 13-114; Gibbon, 1988: 242 vd.; Echkardt, 1928: 105-107; Alföldi, VI/1928: 108-111; Váczy,.114; Bóna,1991: .94)

Harbin zamanı tam olarak bilinmemekteydi. Aureliani 14 Haziran’da Attila’nın kuşatmasından kurtuldu. Yaklaşık 180- 200 km. uzunluğundaki bir alandan geri çekilme hazırlıkları en az iki hafta sürdü. Bu açıdan savaş Haziran ayının son günlerinde olmuş olmalıydı6. Tricassis önündeki 5.mili gösteren tâcın çevresindeki bölge, tahminen Sen nehrinin geçiş yerinden yararlanılarak Aureliani- Tricassis ana çizgisi boyunca yapılan şiddetli çarpışmanın bir yeriydi. Düzlükteki savaş kuzey, kuzeybatı yönünde ağırlık kazandı (Johannes De Thurocz, 1985: 40-44; Fischer, 1896: 107-109) Tricassis’in kuzey-batısında Sen kıyısının solunda kurulmuş küçük Antik kent Brolium’un 18 km. yakınında, Attila’ya tabi Germen savaşçıları, savaştan önce veya hemen sonra Tricassis Başpiskoposu aziz Lupus’un emriyle kralın önüne çıkmak isteyen Maximianus’u ve onun yol arkadaşlarını öldürdü. Bu durum Hunların sağ kanadının Brolium’un yanında bulunan Sen nehrinin diğer önemli geçiş yerini savunduklarını veya savaştan sonra oradan, Pouan-sur-Aube yönüne doğru çekildiklerini gösterdi. Brolium, Orta Çağın ilk zamanlarından beri, Hun devrinde ölen birisinin adını taşıdı (Saint Mesmin). Olaylar bu isimle hiçbir zaman var olmamış olan kutsal Memorius ile ilgili efsanelerde farklı anlatıldı (Bóna, 1991: 96-97)



30 ile 50 bin arasında olduğu kabul edilen Hun askerlerin sayısı (o devre göre hayli fazla bir sayı idi), eski ve yeni tarihçiler tarafından oldukça çarpıtıldı (Démougeot, 1958: 7-42; V. De Caen, 1990: 24-26) Öğleden sonra üçten, akşam karanlığı çökene kadar süren dehşet verici savaş hiçbir galip taraf getirmedi. Attila, karanlık çökerken karargâhına döndü, tahta araba ve eyerlerden bir set oluşturdu. Vizigot-Roma ordusu, Hunların yoğun ok yağmuru sebebiyle, karargaha saldıramadı ve karanlığın çökmesi sebebiyle onlar da karargahına geri döndü. Aetius ise geceyi kalkanların koruması altında geçirdi (Adreoli, 1927: 146-152; Váczy, 114-115; Schreiber, 1978: 219 vd.) Hun karargahının yahut savaş yerinin yakınlarında son zamanlarda bir Hun kazanına ait kırık parça bulundu. Bunun Attila’nın akrabası olduğu iddia edilen ve savaşta ölen Laudarik’in gömülmesiyle ilgili olup olmadığı kesin olarak saptanamadı. Vizigot kuvvetleri atından düşen ve o sırada Ostrogot soyundan Andagis tarafından mızrakla öldürülen kralları I. Theodorik’in cesedini de yanlarına alarak, savaşta başından yaralanan tahtın varisi Thorismund’un krallığını emniyet altına almak için hızla yurtlarına döndü (Thompson, 1948: 141-142; Stein, 1968: 317-337; Maenchen- Helfen, 1978: 104-06) Diğer müttefikler dağıldı. Aetius ise, fazla önemi olmayan kendi askerleri ile bir süre karargahta kaldı. Daha sonra Tricasis Başpiskoposu Lupus’un Ren nehrine kadar yol gösterdiği Attila’yı takip etmek istedi. Fakat perişanlığından bunu başaramadı (Jordanes, s.108-114; Alföldi, 1934: 53-57; Jones, 1973: 192-201).



Ülkesine geri dönen Attila, bu sırada Tuna üzerinden kendisine gönderilen ve görüşmek isteyen askerî üst komutanı Apollonius başkanlığındaki Doğu Roma elçilik heyetini kabul etmedi. Vergilerin ödenmesini isteyerek, onları yeni bir harple tehdit etti8. Bu arada savaşa katılanların sayısı, verilen kayıplar ve harbin neticesi mevzuları oldukça ihtilaflıdır. Batı Roma üzerine yürüyen Hun ordusunun miktarını bazı yazarlar 500.000’e kadar çıkarmışlardır. Ayrıca savaş alanında her iki tarafın ölü sayısının 300 ila 500 bin arasında olabileceğini de söylemişlerdir. Savaşan her iki tarafında, müttefikleriyle beraber kalabalık bir ordu teşkil ettikleri, harbin neticesinde çok sayıda kayıp verdikleri biliniyorsa da, verilen rakamların hepsi mübalağalıdır. Nitekim, devrin şartları ve nüfus hareketlerine göre, Attila’nın harb meydanındaki ordusunun 20-30 bin arasında olduğu, her iki tarafın kayıplarının sayısınında, Jordanes’in bahsettiği 165’in en fazla 1/5’i kadar olduğu tahmin edilmiştir (Maenchen- elfen, 1944-45: 239). Savaşı kimin kazandığı meselesinde de tam bir fikir birliği bulunmamaktadır. Umumiyetle Roma kaynaklarına, kilise tarihlerine ve destanlara atfen Attila’nın mağlûp olduğu kabul edilmektedir. Fakat batı kaynaklarının kendileri dışındakiler için verdiği bilgilerin ne ölçüde güvenilir olduğu göz önüne alınırsa, neticenin öyle olmadığı görülebilmektedir. Çünkü çok üstün gördükleri medeniyetlerinin, nereden geldiklerini bilmedikleri bir kavim tarafından mağlûp edilebileceğini kabul etmek istememişlerdir. Bu arada harbin feci sonuçlarına bakarak, harbin galibi ve mağlubu olmadığı da düşünülmektedir. Bütün bunların yanında Attila’nın, açlığa, salgın hastalıklara rağmen ordusunu ülkesine sağsalim döndürebilmesi, aradan bir yıl geçmeden yine güçlü bir şekilde Roma önlerinde görünerek büyük bir dehşet, korku verebilmesi, Roma hükümeti ile perişan ve az sayıdaki ordunun aczi göz önüne alındığında, zafer ve başarının Attila’ya ait olduğu anlaşılacaktır (Szász, 1943: 296-298; Altheim1952: 183-186; Várady, 1969: 42 vd.)



-----------------------------------------------------------

Savaş sırasında iki ordunun dizilişi şu şekilde idi: Hunlar, Attila’nın kumandasındaki ordunun merkezini teşkil ediyordu. Sol cenahta üç Kardeş Valamir, Theodemir ve Videmir’in idaresindeki Ostrogotlar; sağda ise Ardarik’in yönetimindeki Gepidler ve diğer kavimler bulunuyordu. Karşı tarafta ise Aetius Romali kuvvetlerin başında olarak sol kısımda, sağ yanda Ostrogotların karşısında olacak şekilde Vizigotlar, ortada ise Burgundlar, Franklar, Alanlar ve diğer yardımcı kuvvetler yer tutuyordu. Jordanes, s. 113; B. Szász, A Hunok Története Attila Nagykirály, s. 291-296; H.N. Orkun, aynı eser, s. 70; Th. Mommsen, aynı eser, s. 542-544; C.D. Gordon, aynı eser, s. 105-108; F. Altheim, Attila et Les Huns, s. 179 vd.

-----------------------------------------------------------

Attila’nın akrabası olduğu söylenen Laudarik’in, onun kayınbiraderi olabileceği de ileri sürülmüştür. Th. Mommsen, Gesammelte Schriften, IV, s. 542-543; I. Bóna, Das Hunnenreich, s. 97

-----------------------------------------------------------

Damaskius, Hunlarla Bati Roma arasında vukû bulan Campus Mauricius savaşını oldukça değiştirerek anlatmıştır. Nitekim Attila’yı Roma’ya kadar ilerletmiş, savaş yeri olarak da Roma önlerini göstermiştir. Oysa bunların hiç biri gerçek durumla ilgili değildir. Buna rağmen verdiği bilgiler, savaşla alakalı insanların şuurunda oluşan değişik duyguları yansıtması bakımından önemlidir. A. Westermann, Damişcii Vita Isidori, Paris, 1862,s125-126;E.A.Thompson, aynı eser,s.143.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://tarihciler.hareketforum.com
 
Campus Mauriacus Savaşı (2.kısım)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Campus Mauriacus Savaşı (1.kısım)
» Otlukbeli Meydan Savaşı (4.kısım)
» Otlukbeli Meydan Savaşı (3.kısım)
» Otlukbeli Meydan Savaşı (2.kısım)
» Otlukbeli Meydan Savaşı (1.kısım)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
TARİH :: SAVAŞLAR :: En Kanlı Savaşlar-
Buraya geçin: